FRANSA’DA SİYASİ DEPREM: LECORNU’NUN İSTİFASI KRİZİ DERİNLEŞTİRDİ

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un henüz bir ay önce atadığı Lecornu’nun görevden ayrılması, ülkedeki istikrarsızlığı daha da derinleştirirken, yatırımcıların Fransa ekonomisine olan güveni ciddi şekilde sarsıldı.

SİYASİ ÇIKMAZ DERİNLEŞİYOR

Lecornu’nun istifası sonrası Elysee Sarayı’nda yoğun diplomasi trafiği yaşanıyor. Macron, istifa eden başbakana ülkeyi istikrara kavuşturacak bir eylem planı oluşturması için 48 saat süre tanıdı. Ancak muhalefet cephesinde tablo farklı. Ulusal Meclis’in feshedilmesi, sol bir başbakan atanması ya da Macron’un istifası gibi sert talepler kamuoyunda yankı buluyor.

EKONOMİDE ÇİFT YÖNLÜ KRİZ

Lecornu’nun istifası, Fransa’nın yalnızca siyasi değil, mali geleceğini de tehdit ediyor. ING’nin küresel makro analizine göre, yeni bir seçim olasılığı giderek artarken bu senaryo bütçe açığı sorununu çözmeyecek.

2026 bütçesinin onaylanma ihtimalinin düşmesi, Fransa’nın 2025 bütçesiyle yeni yıla girmesi anlamına geliyor. Bu durum, reform girişimlerini kısıtlayacak, kamu harcamalarını sınırlayacak ve ekonomik durgunluğu derinleştirecek.

BORÇ SEVİYESİ AB’NİN EN KÖTÜSÜ OLACAK

Fransa’nın kamu borcunun, 2025’te GSYH’nin %116,7’sine ulaşması bekleniyor. 2024’teki %113,1 seviyesinden yükselen bu oran, ülkeyi Avrupa Birliği’nin en borçlu ülkesi konumuna getiriyor.

Uzmanlara göre bütçedeki gecikme, Avrupa Komisyonu’nu da harekete geçirebilir. Brüksel’in Fransa’dan daha sıkı mali disiplin talep etmesi olası görünüyor.

YAVAŞLAYAN BÜYÜME VE ZAYIFLAYAN GÜVEN

Siyasi belirsizlik, Fransız ekonomisinde “bekle-gör” atmosferi yaratırken, iş dünyası ve haneler yatırım kararlarını askıya aldı. Ülke ekonomisinin 2025’te yalnızca %0,6, 2026’da ise %0,8 büyümesi bekleniyor — bu oran Avrupa ortalamasının oldukça altında.
Lecornu’nun istifasının ardından avro dolar karşısında %0,5 değer kaybetti. Analistler, bu düşüşün kalıcı değil, kısa vadeli bir tepki olacağını belirtiyor.

Fransa, tarihinin en kritik dönemeçlerinden birinde.
Siyasi istikrarsızlık ve mali baskılar birleştiğinde, Avrupa’nın kalbinde yeni bir kriz dalgası kaçınılmaz görünüyor.